Pankreasın Malign Tümörleri

Pankreasın Malign Tümörleri

Pankreasın malign tümörleri halk arasında kötü huylu pankreas tümörleri olarak bilinirler. Kötü huylu, ya da malign pankreas tümörleri genelde hastanın sağlığını tehdit eden ve en kısa süre içerisinde tedavisi gerçekleştirilmesi gereken tümörlerdir. Kötü huylu pankreas tümörlerinin, yani pankreas kanserinin tedavisinde, diğer kanser türleri ile benzer olarak hastalığın erken evrede teşhis edilmesi ve tedaviye bu evrede başlanması hastanın tedaviye olumlu cevap verme oranını ciddi oranda artıracaktır. 

Pankreasın malign tümörlerinin tedavilerinde erken teşhis çok ciddi bir avantaj olsa da bu tümörler genelde minimal belirtiler gösterebildiğinden erken teşhis oldukça zor olabilir. Kötü huylu pankreas tümörleri sinsi tümörler olarak bilinirler ve bu tümörlerin neden olduğu pankreas kanserinin erken teşhis oranları diğer kanser türlerine göre belli bir oranda daha düşüktür. Bu tümörleri, yani pankreasın malign tümörleri genelde kendilerini ilk etapta hafif belirtiler ile gösterirler.

Bu belirtiler hastadan hastaya büyük oranda değişim gösterebilir. Ancak genel anlamda hastaların ilk evrelerde iştah kaybı, buna bağlı olarak kilo kaybı ve genelde sırt bölgesinde olmak üzere çeşitli bölgelerde ağrı hissi yaşadıkları bilinmektedir. Ancak bu durum, bazı hastalarda kendini çok hafif gösterebilir ya da hiç göstermeyebilir. Buna karşın daha ilk evrelerde olmasına rağmen hastalığın semptomlarını çok yoğun bir biçimde gösteren hastalarda da vardır. Bu hastaların erken teşhisleri az semptom gösteren ya da hiç semptom göstermeyen hastalara göre daha kolay bir süreç olacaktır. 

Pankreasın Malign Tümörleri Kimlerde Görülür?

Pankreasın malign tümörleri, yani kötü huylu pankreas tümörlerine bağlı oluşan pankreas kanserleri genelde 60 yaş üzeri, yani yaşlı bireylerde daha çok görülen kanserler olarak bilinirler. Buna karşın, bu kanserin bazı türlerinin çocuklarda da görüldüğü, hatta bu türe çocukluk çağı tümörleri denildiği de bilinmektedir. Yani pankreas bölgesinde oluşan kötü huylu tümörler hemen her yaştan hastada kendini gösterebilmektedir.

Hastanın sağlık geçmişi, kişisel diyeti ve alışkanlıkları gibi faktörler bu hastalığın, yani kötü huylu pankreas tümörlerinin oluşmasında etkili olabilse de sonra derece sağlıklı bireylerde de kötü huylu pankreas tümörleri oluşabildiği bilinmektedir. Buna bağlı olarak hastalığın kesin olarak ne sebepli oluştuğu bilinmemektedir. Her hasta için geçerli olan belli motifler olsa da bu motifler genel anlamda hastaların hepsini kapsamamaktadır. 

Nedeni henüz tam olarak bilinmeyen kötü huylu pankreas tümörleri pankreasın hemen her bölgesine bağlı olarak oluşabilirler. Bu tümörler, yani pankreasın malign tümörleri bazı hastalarda tıp literatüründe diabetes mellitus olarak bilinen diyabet hastalığına, ya da daha yaygın ismi ile şeker hastalığına neden olabilirler. Diyabet hastalığı (diabetes mellitus) ya da daha yaygın kullanılan ismi ile şeker hastalığı yanında diğer semptomlar, yani iştah kaybı, kilo kaybı, çeşitli sırt ağrıları, ateş, ve gece terlemesi semptomları ile beraber seyrediyor ise bu durum genelde kötü huylu pankreas tümörlerine, yani pankreas kanserine işaret etmesi ile bilinir. Bu evrede hastalar, hastadan hastaya değişim gösterebiliyor olsa da genelde kanserin ilk evrelerini aşmışlardır.

Pankreasta oluşan malign tümörler, yani pankreas kanseri genelde sinsi bir biçimde ilerler. En erken evrelerde hastalar genelde hiçbir semptom göstermez. Bu durum hastadan hastaya belli faktörlere bağlı olarak değişim gösterebiliyor olsa da çoğu hasta pankreas kanserinin ilk evrelerinde herhangi bir rahatsızlık ya da sağlık problemi hissetmeyecektir. Bu da pankreasta oluşan kötü huylu tümörlerin en erken evrelerde teşhis ve tedavi edilmesini neredeyse imkansız derecede zor kılan bir durumdur. Günümüz tıp dünyası bu konuda, yani kötü huylu pankreas tümörlerinin erken evrede teşhis edilmeleri konusunda çok yoğun çalışmalar yürütmektedir. 

Bu çalışmalar sonucu mümkün olan en yakın sürede kötü huylu pankreas tümörlerinin olabilecek en erken evrelerde teşhiş edilmesi hedeflenmektedir. Pankreasta oluşan kötü huylu tümörlerin çok nadir olarak erken evrelerde teşhis edilebildikleri durumlarda hastaların tedaviye verdikleri yanıtlar çok daha büyük bir oranda olumlu yanıtlar olmaktadır.

Pankreasın Malign Tümörlerinin Tedavileri Nasıldır?

Pankreasın Malign Tümörlerinin Tedavileri Nasıldır?

Kötü huylu pankreas tümörlerinin tedavileri için uygulanan yöntemler hastadan hastaya değişim gösterebilir. Buna karşın bu hastalığın, yani kötü huylu pankreas tümörlerinin tedavilerinde genelde cerrahi yöntemlere, yani ameliyat yoluna başvurulur. Pankreasın malign tümörlerinin tedavileri için başvurulan cerrahi yöntem ise genelde whipple ameliyatı olacaktır. Whipple ameliyatı, eski ve köklü bir tedavi yöntemi olmasına karşın günümüz tıp teknolojileri sayesinde oldukça gelişmiş ve güncellenmiştir. Buna bağlı olarak whipple ameliyatlarından elde edilen başarı oranları eskiye nazaran kayda değer oranda yükselmiştir. 

Whipple ameliyatı son derece zorlu ve ciddi bir deneyim gerektiren bir ameliyat olması ile bilinir. Üç organın kesişim noktası üzerine yapılan bu ameliyat, hastanın sağlık durumuna ve pankreas tümörünün doğasına göre oldukça uzun süren bir ameliyat olabilir. Ameliyat süresi hastadan hastaya büyük oranda değişim gösterebilir. Ameliyat hastanın on iki parmak bağırsağı, safra yolu ve pankreas organının kesişim noktaları üzerine yapılır.

Bu bölgeye uzman bir cerrah tarafından kesi işlemi yapılır ve kanserli doku etrafındaki organlar ile birlikte gerekli oranda kesilerek hastanın vücudundan çıkarılır. Hastanın bu işlem sonucu, duruma bağlı olarak değişim gösterebilmek ile birlikte genelde bir hafta ile on gün arası değişebilen bir süre boyunca hastaneden yatması gerekir. Daha ağır geçen ameliyatlar, hastanın daha uzun süre hastanede yatmasını gerektirebilir.

Hem hasta hem de hekim için zorlu bir ameliyat olabilen whipple ameliyatı ile eş zamanlı olarak genelde pankreas kanseri hastalarına kemoterapi ve radyoterapi tedavileri de uygulanır. Bu durum da hastadan hastaya değişim gösterebiliyor olsa da kemoterapi ve radyoterapi genelde pankreas kanseri gibi tehlikeli kanser türleri için hemen her hastaya uygulanan tedavi yöntemleri olarak bilinirler.

Sıkça Sorulan Sorular

Pankreasın malign tümörleri hangi türlerden oluşur?

Pankreasın malign tümörleri, esas olarak ekzokrin ve nöroendokrin olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Ekzokrin tümörler, pankreas kanserlerinin %95’inden fazlasını oluşturur ve bunların başında pankreatik duktal adenokarsinom (PDAC) gelir, bu tür, vakaların %90’ından fazlasını oluşturur. Diğer nadir ekzokrin tümörler arasında akinar hücreli karsinom, adenoskivom karsinom, kolloid karsinom ve skuamöz hücreli karsinom yer alır. Nöroendokrin tümörler (NET’ler), diğer adıyla adacık hücreli tümörler, pankreas kanserlerinin %5’inden daha azını oluşturur ve fonksiyonel (insülin gibi hormon üreten) ya da fonksiyonsuz (hormon üretmeyen) olabilirler. Pankreas kanserinin görülme sıklığı yaşla birlikte artar ve ortalama tanı yaşı 70’tir. Erkekler, kadınlara göre biraz daha fazla etkilenir ve bazı ırksal gruplar, özellikle Siyah bireyler, daha yüksek sıklıklara sahiptir. Pankreas kanserinin beş yıllık sağkalım oranı genel olarak düşüktür ve yaklaşık %12’dir. Ancak erken tanı konulursa bu oran önemli ölçüde artar, yerel pankreas kanseri için beş yıllık sağkalım oranı %44’e kadar çıkabilir.

Malign tümörlerin belirtileri nelerdir?

Pankreas malign tümörleri genellikle sırt bölgesine yayılan karın ağrısı, istem dışı kilo kaybı, sarılık (cilt ve gözlerde sararma), açık renkli dışkı, koyu idrar, iştah kaybı, bulantı, kusma ve yeni başlangıçlı diyabet veya mevcut diyabetin kötüleşmesi gibi belirti ve semptomlarla kendini gösterir. Bu nonspecific semptomlar, genellikle geç evrelerde teşhis konmasına yol açar ve Amerika Birleşik Devletleri’nde pankreas kanserinin 5 yıllık sağkalım oranı yaklaşık %10,8’dir. Erken tanı, pankreasın derin konumu ve erken dönem semptomlarının belirsizliği nedeniyle zordur, bu da kalıcı veya olağandışı mide-bağırsak sorunları için farkındalık ve hızlı tıbbi değerlendirmeyi önemli kılar.

Cerrahi tedavi malign tümörlerde ne kadar etkilidir?

Cerrahi tedavi, pankreas malign tümörleri için ana küratif yaklaşım olup, cerrahi müdahale geçiren hastalarda 5 yıllık sağkalım oranı yaklaşık %20-25’tir. Pancreatoduodenektomi (PD) ve distal pankreatektomi gibi işlemler standart hale gelmiş olup, yüksek hacimli merkezlerde mortalite oranları %5’in altındadır. Vasküler ve çok organlı rezeksiyonlar, özellikle sınırda rezeke edilebilir veya lokal ileri evredeki tümörlerde rezeksiyon şansını artırmak için kullanılmaktadır. Ancak bu tür genişletilmiş cerrahiler, morbidite ve mortalite açısından daha yüksek riskler taşımaktadır. Minimal invaziv teknikler, örneğin laparoskopik pankreatektomi, benign ve düşük dereceli malign tümörlerde hastanede kalış süresini ve postoperatif komplikasyonları azaltmada umut verici sonuçlar göstermektedir. Bununla birlikte, pankreas kanserinin agresif doğası ve yüksek nüks oranları, cerrahiyi kemoterapi ve radyoterapi ile birleştiren multidisipliner bir tedavi yaklaşımını gerekli kılmaktadır.

Bu tümörlerin tanısında kullanılan en etkili görüntüleme yöntemleri nelerdir?

Pankreas malign tümörlerinin tanısında en etkili görüntüleme yöntemleri şunlardır: Multidetektörlü Bilgisayarlı Tomografi (MDCT), pankreas kanserini tespit etmek ve evrelemek için tercih edilen yöntemdir, tümör boyutunu, lokal yayılmasını, damar tutulumunu ve uzak metastazları değerlendirme konusunda yüksek hassasiyet sunar. Endoskopik Ultrason (EUS), küçük tümörleri tespit etmek ve ince iğne aspirasyonu ile sitolojik analiz yapmak için yüksek çözünürlüklü görüntüler sağlar. Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG), özellikle Manyetik Rezonans Kolanjiyopankreatografi (MRCP) ile pankreas kanalları ve çevre dokuların detaylı görüntülerini sunar, tümör karakterizasyonunda ve kanal anormalliklerinin tespitinde faydalıdır. Pozitron Emisyon Tomografisi (PET) ise kanser hücrelerinin metabolik aktivitesini tespit ederek, metastatik hastalığı belirlemede ve tedavi yanıtını değerlendirmede kullanılır. Bu görüntüleme tekniklerinin kombinasyonu, MDCT ve EUS’un pankreas kanserini tespit ve evreleme açısından özellikle etkili olması ile tanısal doğruluğu artırır.

Malign pankreas tümörlerinde yaşam süresi hangi faktörlere bağlıdır?

Pankreas malign tümörlerinde sağkalım oranlarını etkileyen faktörler arasında tanı konulan evre, hastanın yaşı ve genel sağlık durumu, tümör özellikleri ve tedavi yöntemleri yer alır. Erken evrede teşhis edilen pankreas kanserinde 5 yıllık sağkalım oranı %44 iken, bölgesel yayılım gösterenlerde %16, uzak metastazlı vakalarda ise %3’tür. Cerrahi olarak tümörün çıkarılması uzun dönem sağkalım için en iyi şansı sunar. Geç evre hastalarda yüksek doz C vitamini ile kemoterapi kombinasyonu, medyan sağkalımı 8 aydan 16 aya çıkararak sağkalımı iki katına çıkarabilir. Ancak pankreas kanseri genellikle geç teşhis edilmekte ve bu da sonuçları olumsuz etkilemektedir. Amerika’da pankreas kanseri için 5 yıllık sağkalım oranı %13, Kanada’da %10, İngiltere’de ise 1 yıllık sağkalım %27,7 ve 5 yıllık sağkalım %8,3 olarak rapor edilmiştir.

Kaynakça: PEKER, Y., TATAR, F., & EKİNCİ, N. (2004). Pankreasın solid psödopapiller tümörü: Düşük malign potansiyelli karsinoma (2 Olgu). Akademik Gastroenteroloji Dergisi, 3(2).

https://www.turkiyeklinikleri.com/article/en-pankreasin-malign-tumorleri-81322

https://tr.wikipedia.org/wiki/Pankreas_kanseri

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir