Pankreas kanseri oluşumu diyabet, yaş, genetik kalıtım, sigara ve alkol tüketimi gibi faktörlere bağlı olduğu kadar kilo ile de ilişkilendirilmektedir.
Obezite sorunu olan bireylerin, sağlıklı bir beden kitle endeksine sahip olan bireylere oranla pankreas kanserine daha sık yakalandığı belirtilmektedir. Peki, obezite ile de mücadele eden bir bireye pankreas kanseri kilo verdirir demek mümkün müdür bir inceleyelim.
Ne yazık ki, organın yerleşim yerinden kaynaklanan sebepten pankreas kanseri olan bireylerde belirtiler genellikle oldukça ileriki evrelerde kendini göstermektedir. Pankreas kanserine yakalanan bireylerde görülen semptomlar şu şekilde sıralanabilmektedir:
- Sırt kısmına da vuran üst karın bölgesinde ağrı.
- İştah kaybı ya da istenmeyen kilo kaybı.
- Gözlerdeki beyazların ve cildin sararması.
- Yeni diyabet başlangıcı.
- Depresyon.
- Kanın fazla pıhtılaşması.
- Yorgunluk.
Pankreas Kanseri Teşhisi Konmuş Hastalarda Kilo Kaybı Olur Mu?
Pankreas kanseri teşhisi konmuş hasta bireylerde belirtilerde de bahsedildiği gibi iştahsızlık ya da istenmeyen kilo kaybı görülebilmektedir. Sadece bu bilgi çerçevesinde bile pankreas kanseri kilo verdirir diyebiliriz.
Kilo kaybının sebebi iştahsızlık olabileceği gibi başka nedenlere de dayandırılabilmektedir. Kilo kaybına neden olan birkaç faktörü aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
- Mide ile karın bölgesinde bulunan kanser hücrelerinin oluşturduğu baskı.
- Pankreas kanserine yönelik uygulanan tedavi yöntemi.
- Depresyon gibi psikolojik nedenler ile bağlantılı olarak gelişen iştahsızlık.
- Tedavilere bağlı gelişen kusma gibi yan etkiler.
Kilo kaybı, halsizlik, güçsüzlük ve yorgunluğa sebep olabildiği gibi bağışıklık sisteminin zayıflamasına da neden olmaktadır. Bağışıklık sisteminin zayıflaması enfeksiyonlara daha açık bir vücuda sebebiyet vermektedir.
Eğer bağışıklık sisteminde rol oynayan belli başlı öğelerin değerinde düşmeler gözlemlenir ise kemoterapi seansı uygulaması maalesef mümkün olmamaktadır. Dolayısı ile bu durumda tedavi bir süre ertelenmektedir. Tedavinin ertelenmemesi sebebiyle kilo verilmesi kesinlikle istenmez.
Sağlıklı kilosunu sürdüren ve dengeli beslenmeye önem gösteren bireylerde bağışıklık sisteminin zayıfladığı pek görülmemektedir. Bu bireylerde tedavi ertelenme ihtimali her zaman daha az olacaktır. Durum böyle olunca kilo kaybının önüne geçmek pankreas kanseri tedavisi için oldukça önem kazanmaktadır. Ne yapalım, nasıl yapalım ki kilo kaybının önüne geçelim derseniz, bir göz atalım. Pankreas kanserinde kilo kaybı genellikle iştahsızlık ile bağlantılı olarak yetersiz beslenme şeklinden kaynaklanmaktadır.
Tedavi sırasında kilo kaybı yaşamaya başlayan bireylerin, küçük parçalar ile 1 – 2 saatlik dilimler halinde azar azar beslenmeye özen göstermesi önerilmektedir.
Bu bireyler karınları acıktığı anda tüketmek için dolaplarında yüksek kalori ve yüksek protein içeren ürünler bulundurmalıdır. Bunlara ek olarak birkaç öneriden daha bahsedebiliriz:
- Öncelikle pankreasın sindirimde etkili enzimleri hastalıkta yeterli salgılanamayacağından dolayı dışarıdan ilaç olarak enzim ilaçları tüm hastalara başlanmalıdır. Bu sayede aşağıda bahsedeceğimiz öneriler daha faydalı olacaktır.
- Ayrıca oral beslenme solüsyonu olarak adlandırılan özellikle kanser hastalarında artmış kalori ve protein ihtiyacını düşük miktardaki sıvı içeceklerle almayı sağlayan takviyeler hastaların vücut dirençlerini korumada yardımcı olmaktadır. Tedavi sürecini daha konforlu ve sorunsuz geçirmelerini sağlamaktadır.
- Pankreas kanseri tedavisi alan hastaların bir kısmı yağ ve yağlı yiyeceklerin tadından keyif almayabilirler. Bu durumlarda yağsız ya da az yağlı yoğurt, peynir, yumurta ve de yağsız et gibi yüksek protein yanında düşük yağ içeren yiyecekler tüketebilirler.
- Kalori alımlarında artışa gitmek için yüzde 100 meyve ya da sebze suları, kuru meyveler tüketebilirler. İştah açmak için de hafif hafif fiziksel aktivitelerde bulunabilirler.
Pankreas Kanserinde Beslenme Nasıl Olmalıdır?
Pankreas kanserinin beslenme ile olan ilişkisine daha yakından bakmak gerekir ise pankreas kanseri tanısı konmuş hasta bireylerin konserve, raf ömrü uzun gıdalar, aşırı derecede kırmızı et, yeşil ya da koyu kırmızı gıdalar ve toksik su tüketmemesi önerilmektedir.
Genel olarak önerilen gıdalar ise şu şekilde sıralanabilmektedir:
- Proteince zengin gıdalar, balık, köy yumurtası, peynir, yoğurt, kümes hayvanları, süt ve kuş konmaz tüketimi önerilmektedir.
- Özellikle baklagiller familyasından olan mercimek ve barbunya tüketimi sağlanmalıdır.
- Enginar, semiz otu, kereviz gibi sebzeler tüketilmelidir.
- Yağ tüketimine de özen gösterilmeli ve özellikle zeytin yağı tercih edilmelidir.
- Havuç ve portakal suyu en çok önerilen meyve suları arasında bulunmaktadır. Taze meyvelerin suları da sıkılarak uzun sürede tüketilmelidir. Meyve ve sebzelerin kanserden koruyucu etkileri bilinmektedir. Bu sebeple pankreas kanserinden korunmada da önemli olabilirler.
Bazı çalışmalarda beslenmenin pankreas kanserini ne şekilde etkileyeceği konularında araştırmalara gidilmiştir. Mesela bir çalışmada meyve ve sebze tüketimi alışkanlığı daha az olan ve sıklıkla kırmızı ve işlenmiş et tüketen kişilerde pankreas kanseri oluşum riski artmaktadır sonucuna ulaşılmıştır.
Bir başka çalışma sonucunda da meyve suyu tüketiminin vücuda yüksek glisemik yük getirdiği ve bu sebeple pankreas kanserine yakalanma riskini arttırdığı gözlemlenmiştir.
Bazı çalışmalarda da yoğurt bakterileri incelenmiştir ve bu bakterilerin nitrat redüktaz aktivitesi gösterdiği, ayrıca immün sistemi aktif hale getirerek anti tümöral etki gösterdiği ortaya konmuştur.
Kahve tüketiminin pankreas kanseri görülme olasılığına etkisi de incelenmiş olup bu araştırmalardan birinde haftalık 17,5 fincan ya da daha fazla kahve tüketen bireylerin 7 fincandan az kahve tüketen bireylere göre pankreas kanserine yakalanma risklerinin 2 kat daha fazla olduğu belirlenmiştir.
Tüm bunların yanında günde 5 kadehten daha çok alkol tüketen bireylerde 6 – 10 sene geçtikten sonra bile pankreas kanseri gelişme riskinin, alkol almayanlara oranla yaklaşık olarak 6 kat arttığı ortaya konmuştur.
Tabi ki tüm bu kötü etkiler gösteren besinlerin yanında olumlu etkiler gösteren besinlerden de bahsedilebilmektedir. Örneğin bir çalışmada haftada 14 öğün ve üzeri meyve tüketen bireylerde pankreas kanserine yakalanma riski yüzde 50 civarında düşmektedir sonucuna varılmıştır.
Sonuç olarak, pankreas kanserine yakalanma riskimizin, beslenme şeklimizle ciddi bağlantıları bulunmaktadır. Sağlıksız ve aşırı beslenme sonucu obeziteye yakalanmamız sonucunda ciddi ölümcül risk taşıyan pankreas kanserine yakalanma olasılığımız artmaktadır.
Pankreas kanserinin kilo kaybına neden olmasından dolayı her ne kadar obeziteyi kontrol altına almamıza yardımcı olsa da hayatımız için geri dönülmez bir sonuca sebep olmaktadır. Bu sebepten sağlıklı beslenmeye özen göstermeliyiz.
Doç.Dr.İsmail SERT, Ege Üniversitesi, Tıp fakültesi’nden mezun olduktan sonra Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Genel Cerrahi kliniğinde uzmanlık eğitimini tamamladı. Uzmanlık Eğitimi sırasında 6 ay süreyle İsviçre, Cenevre Üniversitesi Hastanesi’ nde pankreas adacık hücre nakli, karaciğer nakli ve böbrek nakli, karaciğer pankreas cerrahisi konularında eğitim aldı.