Şu anda da oldukça sık rastlanan kanser türlerinden biri olan pankreas kanserinin görülme sıklığında; yaşam süresinin artışı, sigara ve tütün ürünleri tüketiminin artışı, obezite ile diyabet hastalıklarında görülen artış ile ciddi bir artış görülmektedir.
Hatta bu artışın devam edeceği ve yaklaşık olarak 20 yıl sonra bu kanserin görülme sıklığı dünya sıralamasında ikinci sıraya oturacak şeklinde bir öngörüden söz edilmektedir.
Kanser türleri arasında en ölümcül kanserlerden biri olarak bilinen pankreas kanserinin görülme sıklığının artışına karşılık olarak bilim insanları da boş durmamaktadır.
Bilim insanları pankreas kanserine karşı olarak durmadan yöntemler araştırmakta, kanserin ölümcüllüğünü azaltmak için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya devam etmektedirler.
Pankreas kanseri görülme sıklığının artışı karşısında çalışmalar yürüten bilim insanları, tanı ve tedavide yeni yöntemler üzerinde çalışmakta ve yaşam kalitesi ile yaşam süresinin artması üzerine uğraşlarda bulunmaktadırlar. Bu çabalar henüz tam karşılığını almamış olsa da olumlu gelişmelerden de söz edilmektedir.
Örneğin; daha evvelki senelerde cerrahi yönteme başvurulması olanağı bulunmamaktayken, şimdilerde kanser uygun hastalarda cerrahi yönteme başvurulabilir duruma getirilebilmektedir.
Gelişen teknolojinin sağladıklarıyla beraber tıbbi gelişmeler sayesinde uygun hasta bireylerde hastaların yüzde 70 – 80 civarı cerrahi yöntemlere başvurularak başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir.
Bu da bu hastalık için oldukça önem arz etmektedir çünkü pankreas kanserinden kurtulmak için tek şans ne yazık ki cerrahi yöntem ile tümörün alınmasına dayanmaktadır.
Ayrıca tedavi başarısını sağlamak için de ameliyat sonralarında hastalar kemoterapi ve radyoterapi yöntemleri ile desteklenmektedir. Bundaki amaç da kanserin tekrarlama ihtimalini ve süresini uzatmaktır.
Pankreas kanserinin oluşum sürecinde, pankreas hücrelerinde meydana gelen mutasyonlar, hücrelerin normal yaşam düzenlerinin dışarısına çıkarak kontrolsüz bir biçimde bölünmesine ve bölünerek çoğalma sonucu da bu hücrelerin çevre dokulara sızmasına sebep olmaktadır.
Çevre dokulara sızmasıyla etrafa yayılmaya başlayan bu kontrolsüz hücrelerin uzaktaki organlara da geçmesi durumunda ise metastaz görülmektedir. Bunun anlamı kanserin vücudun başka organlarında da bulunmasıdır.
Kanser oluşum süreci bu şekilde olan ve görülme sıklığı sürekli olarak artış gösteren pankreas kanseri, ülkemizde kadınlarda yüz binde 3,9 oranında, erkeklerde ise yüz binde 5,9 oranında görülmektedir. Bu kanser türü günümüzde en ölümcül dördüncü kanser türü olarak anılmaktadır.
Pankreas Kanseri Yaygın Olarak Hangi Bireylerde Görülür?
Peki bu hastalığın görülme olasılığı yüksek olan, risk altındaki kişiler kimlerdir? Pankreas kanserine yakalanma sıklığının artış sebepleri arasında; daha uzun yaşam süresi, sigara ve tütün ürünlerinin ciddi oranlarda tüketilmesi, obezite ve diyabet hastalıklarında görülen artış gibi etkenler yer almaktadır.
Bu hastalığın görülme yaşı genellikle daha geç yaşlar olduğu için uzun yaşam süresi bu hastalığı görülme sıklığını arttıran etkenler arasında gösterilmektedir. Ortalama olarak 65 – 70 yaşlarında bu hastalığa daha sık yakalanılsa da çok nadir de olsa 45 yaşından öce de rastlanılabilmektedir.
Sigara ve tütün ürünlerinin kullanımı da pankreas kanseri tetikleyen önemli etkenler arasındadır. Bu yüzden sigara ve tütün ürünleri kullanan bireylerde kullanmayan bireylere oranla daha sık görülmektedir.
Sigara kullanımı daha fazla olan erkek bireylerde görülme oranı da kadın bireylerde görülme oranından yüksektir. Bu da cinsiyet etkisi mi yoksa sigara kullanımıyla alakalı mı risk artıyor sorusunu biraz muallakta bırakmaktadır.
Aşırı alkol tüketen bireylerde kronik pankreas iltihabına yakalanma ihtimalleri çok olduğu ve bu iltihabın pankreas kanserine yol açabildiği bilinmektedir. Bu neden alkol tüketenlerin de risk altında olduğu su götürmez bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.
Genetik yatkınlık da bu kanserin önemli nedenleri arasında yer almaktadır. Pankreas kanserinde kalıtımsal olarak geçişin görülme oranı yüzde 10 dolaylarında seyretmektedir.
Dolayısıyla ailesinde pankreas kanseri görülen kişilerin yıllık olarak pankreas tomografisi çektirmesi bu hastalığın erken tanısında yardımcı olabilmektedir. Bu hastalıktan korunmak için sağlıklı beslenmeye özen gösterilmeli ve bol bol yürüyüşe çıkılmalıdır.
Pankreas kanseri belirtileri nelerdir?
Belirtileri oldukça geç fark edilen ve sinsice ilerleyen bir hastalık olarak tanımlanan pankreas kanserinde tanı konduğunda hastaların sadece yüzde 20’si cerrahi tedavi için uygun bulunmaktadır. Kalan kısımdaki hastalarda ise kanser uzak organlara metastaz yapmış durumda olmaktadır.
Bu kanser türünde başta pek şikâyet görülmese de ilerleyen durumlarda bazı hastalar mide ve sırt ağrısından, sırta vuran karın ağrısından, hazımsızlık ve şişkinlik gibi durumlardan yakınmaktadır. Aniden gelişen diyabet de bir diğer belirti olarak görülebilir.
Pankreas kanserine yakalanmış bireydeki kitlenin ameliyat edilemeyecek kadar büyük olması, pankreasın etrafında hayati açıdan da ciddi önem taşıyan organların bulunması radyoterapiden yeterli verimin alınmasının önüne engel oluşturmaktadır.
Buna rağmen son zamanlarda geliştirilmiş yeni ve etkin kemoterapi ilaçları ve ileri seviyedeki cerrahi teknikler bu kansere yakalanmış hastaların sağ kalım oranlarını belli bir biçimde arttırmıştır. Cerrahi uygulama yapılabilen hastalarda 5 yıllık sağ kalım oranı yaklaşık olarak yüzde 30 – 40’lara dayanmaktadır.
Ameliyatın ardından uygulanan radyoterapi ve kemoterapi yardımıyla da tümörün tekrarlama riski önemli ölçüde azaltılmakta ve daha başarılı sonuçlar elde edilmektedir.
Sonuç olarak, pankreas kanseri görülme sıklığının artması her ne kadar göz korkutucu görünse de gelişen teknoloji ile geliştirilen tıbbi yöntemler bu kanserin ölümcüllüğünü azaltmak için ciddi umutlar vaat etmektedir.
Durum böyle iken kanserin görülme sıklığındaki artıştan çekinmek yerine, yöntemlerin geliştirilmesine ve hastalığın önüne geçilmesine yardımcı olacak araştırmalara destek verilmesi oldukça önemlidir.
Böylelikle kanser sıklığının görülmesinin artışına karşın ölüm oranlarının düşürülmesi mümkün kılınacaktır. Bu da pankreas kanseri görülme sıklığındaki artışın önemsizleşmesini sağlayacaktır.
Sıkça Sorulan Sorular
Pankreas kanseri hangi yaş gruplarında daha sık görülür?
Pankreas kanseri yaşla birlikte artan bir sıklığa sahiptir ve en yüksek oranlar 85-89 yaş grubunda görülmektedir. İngiltere’de yeni vakaların neredeyse yarısı 75 yaş ve üzeri kişilerde tespit edilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde, bu hastalığın ortalama teşhis yaşı 70 olup, çoğu vaka 65-74 yaş aralığında tanı almaktadır. Ancak son araştırmalar, özellikle 1980’ler ve 1990’larda doğan genç nesillerde obezite ve yaşam tarzı değişiklikleri gibi faktörlerle pankreas kanserinin artan bir sıklık gösterdiğini işaret etmektedir. Yine de pankreas kanseri, genellikle yaşlı bireylerde görülen bir hastalıktır.
Dünyada ve Türkiye’de pankreas kanserinin görülme oranları nelerdir?
2022’de dünya genelinde 510.992 yeni pankreas kanseri vakası kaydedildi, yaşa standardize oran (ASR) 100.000’de 4.7. Çin, 118.672 vakayla en yüksek sayıyı raporlarken (ASR 4.4), ABD 60.127 vakayla ikinci sırada yer aldı (ASR 8.6) ve Japonya 47.627 vaka ile üçüncü sırada yer aldı (ASR 9.8). Almanya’da 21.869 vaka tespit edildi, ASR ise 8.7. Pankreas kanseri dünya genelinde 12. en yaygın kanser olup hem erkeklerde hem de kadınlarda 11. sırada yer almaktadır. Bu hastalık, gelişmiş ülkelerde daha yüksek görülmekte olup, daha iyi teşhis imkanları ve raporlama sistemleri ile ilişkilendirilmektedir. Uruguay, 2022’de en yüksek pankreas kanseri oranına sahip ülkedir. Hastalık, özellikle 60 yaş ve üzeri yaş gruplarında daha yaygın olup, genç bireylerde pankreas kanseri görülme sıklığında son yıllarda bir artış gözlemlenmektedir; bu artış, obezite ve beslenme alışkanlıklarıyla ilişkilendirilmektedir.
Risk faktörlerine bağlı olarak görülme sıklığı nasıl değişir?
Pankreas kanseri görülme sıklığı ve ölüm oranları, çeşitli risk faktörlerinden önemli ölçüde etkilenmektedir. Sigara içmek, dünya genelindeki pankreas kanseri ölümlerinin yaklaşık %21,4’ünden sorumludur. Obezite bir diğer önemli faktördür; vücut kitle indeksi (VKİ) 30-35 kg/m² arasında olan bireylerde risk %19 artarken, VKİ’si 25-30 kg/m² olanlarda bu oran %13’tür. Yüksek açlık kan şekeri seviyeleri, dünya genelindeki pankreas kanseri ölümlerinin %9,1’ini oluşturmaktadır. Ayrıca aşırı alkol tüketimi riski 2,5 kat artırabilir. Yaş ve genetik gibi değiştirilmesi zor faktörler de rol oynar; pankreas kanseri, yaşlı yetişkinlerde daha yaygındır, ancak obezite ve yaşam tarzı değişiklikleri gibi faktörler nedeniyle genç nüfusta da görülme sıklığı artmaktadır. Bu risk faktörlerinin farkında olmak, pankreas kanserinin önlenmesi ve erken teşhisi için büyük önem taşır.
Son yıllarda pankreas kanseri sıklığında artış var mı?
Evet, pankreas kanseri sıklığı son yıllarda artmıştır. Küresel olarak, yeni vakalar 1990’da yaklaşık 197.348 iken, 2019’da 530.297’ye yükselmiş ve yaşa standartlandırılmış insidans oranı (ASIR) 5,22’den 6,57’ye çıkmıştır. Amerika Birleşik Devletleri’nde, 2012-2021 yılları arasında yeni pankreas kanseri vakalarının yaşa göre düzeltilmiş oranları yıllık ortalama %0,9 artmıştır. Birleşik Krallık’ta ise insidans oranları 1993-1995 ile 2017-2019 yılları arasında %18 artmıştır. Özellikle 1980’ler ve 1990’larda doğan bireyler, önceki nesillere göre pankreas kanseri gelişme riskiyle daha yüksek karşılaşmaktadır; 1990’da doğanların insidans oranları, 1955 doğumlulara kıyasla yaklaşık iki katı ila üç katı daha yüksektir. Bu trend dünya çapında gözlemlenmektedir; erkeklerde yaşa standartlandırılmış insidans oranı 1990’da 100.000’de 6 iken, 2019’da 100.000’de 7,5’e yükselmiş ve 2030’da 100.000’de 8,2’ye çıkması beklenmektedir; kadınlarda ise 1990’da 100.000’de 4,5 olan insidans oranı, 2019’da 100.000’de 5,7’ye çıkmıştır. Bu artışlar, yaşlanan nüfus, gelişen tanı teknikleri ve obezite ile diyabet gibi risk faktörlerinin yaygınlığının artmasına bağlanmaktadır.
Erken teşhis oranlarını artırmak için hangi tarama yöntemleri kullanılır?
Pankreas kanseri için tarama, özellikle ailede bu hastalığa sahip olanlar ya da belirli genetik yatkınlıkları bulunan bireyler için hedeflenmektedir. Amerikan Gastrointestinal Endoskopi Derneği, bu gruptaki kişiler için endoskopik ultrasonografi (EUS), manyetik rezonans görüntüleme (MRI) veya her ikisinin kombinasyonunun kullanılmasını önermektedir. EUS, küçük lezyonların ve tümörlerin kan damarlarına kadar yayılmasının detaylı bir şekilde değerlendirilmesine olanak tanır. Ancak bu tarama yöntemlerinin yüksek riskli bireylerde bile ölüm oranlarını düşürme etkinliği genellikle kanıtlanmamıştır.

Doç.Dr.İsmail SERT, Ege Üniversitesi, Tıp fakültesi’nden mezun olduktan sonra Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Genel Cerrahi kliniğinde uzmanlık eğitimini tamamladı. Uzmanlık Eğitimi sırasında 6 ay süreyle İsviçre, Cenevre Üniversitesi Hastanesi’ nde pankreas adacık hücre nakli, karaciğer nakli ve böbrek nakli, karaciğer pankreas cerrahisi konularında eğitim aldı.
Laparoskopik Distal Pankeotektomi
Kanser Cerrahisi
Sitoredüktif Cerrahi ve HİPEC (sıcak kemoterapi)
Kanser Cerrahisi
Kitle sebebi ile Bilateral Adrenelektomi
Kanser Cerrahisi
Pankreas Baş kısmında ki yaklaşık 4cm’lik kitlenin Whipple Ameliyatı
Kanser Cerrahisi