Pankreas, mide ile omurga arasında konumlanmış bir organdır. Bu organ gıdaların sindirilmesine yardımcı enzimleri ve kan şekerini kontrol altında tutmaya yardımcı insülin gibi bazı hormonların üretiminde görev almaktadır.
Pankreas kanallarında bulunan sağlıklı hücrelerin mutasyona uğrayarak kontrolden çıkması da pankreas kanseri oluşumuna yol açmaktadır. Pankreas kanserinin oluşum nedenleri arasında yaş, cinsiyet, sigara ve alkol tüketimi gibi şeylerin yanı sıra genetik de boy göstermektedir.
Pankreas kanseri genetik olabilmektedir. Eğer ailede ebeveyn, kardeş ya da çocuklar gibi birinci derece yakınlığındaki akrabalarda en az 2 adet pankreas kanseri öyküsü bulunuyorsa burada genetik bir kanserden söz edilebilmektedir.
En az 2 adet pankreas kanserli birinci derece yakını olan bireyler, yaşamları boyuncu pankreas kanserine yakalanma riskine sahiptir. Böyle bir aileye sahip bireylerin pankreas kanserine sebebiyet verebilecek özel bir kalıtsal genetik mutasyona sahip olup olmadığı saptanabilmektedir.
Bu saptama için genetik test yaptırılması gerekmektedir. Başka nadir görülen kalıtsal kanser sendromlarına sebep olan genlerdeki genetik mutasyonlar da pankreas kanser riskini arttırabilmektedir. Bu genler için genetik testler vardır ancak genetik test bu alanda uzmanlığa sahip tıp uzmanının gözetimi ile yaptırılmalıdır.
Normal şartlarda her hücrede biri anne biri babadan gelen iki gen kopyası bulunmaktadır. Bilim insanları, pankreas kanserine sebebiyet veren özel genlerin tam olarak bilinmemesine karşın pankreas kanserinin otozomal dominant kalıtım modelini takip ettiği konusunda hemfikirdir.
Pankreas kanserinin oluşabilmesi için tek bir gen kopyasının mutasyon geçirmesi yeterli olmaktadır. Bu, gen mutasyonuna sahip bir ebeveynin normal ya da mutasyona sahip geninin bir kopyasını çocuğuna bırakabileceği anlamına gelmektedir.
Bu sebeple mutasyona sahip bir anne ya da babaya sahip bir çocuğun kalıtımsal olarak bu geni alması ihtimali yüzde ellidir. Bununla birlikte ebeveynlerin test sonuçlarında mutasyon görülmezse çocuğun kardeşlerine yönelik risk önemli ölçüde azalmaktadır. Bu durumda bile risk ortalama riskten fazla sayılmaktadır.
Genetik Pankreas Kanser Neden Olur?
Genetik seyreden pankreas kanseri teşhisi için özel bir testten bahsetmek şu an için mümkün değildir. Ancak belli durumlarda pankreas kanseri genetik faktörlere bağlı olarak bireylerde tespit edilebilir.
Bir ailede iki ya da daha fazla pankreas teşhisi konmuş birey var ise birinci derece yakınlarının da pankreas kanserine yakalanması ön görülebilmektedir.
Bunun dışında anne ya da baba tarafında pankreas kanseri teşhisi konmuş 3 ya da daha fazla yakın akraba bulunması da pankreas kanserine genetik yatkınlığınız olabileceğini göstermektedir.
Ailesinde pankreas kanseri tanısı konmuş herhangi biri bulunmayan biri için yaşam boyu pankreas kanserine yakalanma riski yüzde 1’dir. Ancak ailesinde bu kanser tanısı konmuş olan biri, yaşam boyu pankreas kanserine yakalanma riski altındadır. Ve tabi ki bu risk yüzde 1’in daha üzerindedir.
Anne, baba, kardeş ya da çocuğunda pankreas kanseri bulunan bireylerin, genelden 3 – 5 kat daha yüksek oranlarda pankreas kanserine yakalanma riski bulunduğu tahmin edilmektedir.
Pankreas kanseri olan en az 2 adet birinci derece yakına sahip olan bireylerin ise normalden 5- 7 kat daha yüksek riske sahip olduğu tahminler arasındadır.
3 ya da daha fazla sayıda pankreas kanseri tanısı konmuş birinci derece yakına sahip bireylerde ise bu oranın 30 kat arttığı varsayılmaktadır.
Pankreas kanseri taramasının etkili olup olmadığı ne yazık ki bilinmemektedir ve bu sebeple genetik pankreas kanseri için rutin bir taramadan bahsetmek mümkün olmamaktadır.
Araştırmacılar hala bu konular üzerine çalışmaktadır. Genetik yatkınlığı olma ihtimali bulunan bireylerin yüksek risk altında oldukları göz önüne alındığında, bu bireylere tarama yapılması önem arz etmektedir.
Pankreas Kanseri Hangi Yaşlarda Görülür?
Mevcut kılavuzlar pankreas kanseri tanısı konmuş bireye sahip ailelerdeki bireylerin, 50 yaşında başlayan ya da ailedeki en erken pankreas kanseri teşhisinden 10 yıl kadar önceki yaşlarda taramasının başlanmasını uygun bulmaktadır. Bu sebeple kullanılan iki tanı testinden bahsedebiliriz.
Bunlardan ilki magnetik rezonans görüntülemedir. Bu görüntüleme yöntemi ile tümörün ayırıcı tanısı yapılabilmektedir.
Bu görüntüleme yöntemi gerek duyulur ise bilgisayarlı tomografi yöntemi ile birlikte de kullanılabilmektedir. Bir diğer tanı testi ise endoskopik retrograd kolanjiopankreatografidir.
Bu testin uygulanması sırasında ucunda kamera bulunan bir endoskop yani bir esnek tüp mide ve ince bağırsağa boğazdan iletilmektedir. Ucunda kamera bulunan bu esnek tüp sayesinde uzman kişi pankreası, safra kesesini ve ince bağırsağı net olarak görebilmekte ve yorumlayabilmektedir.
Bu test sayesinde bahsettiğimiz kanallarda bulunması mümkün olan kanser hücrelerinden kaynaklanan bir baskı nedeniyle oluşan daralmalar da gözlemlenebilmektedir.
Pankreas kanserinin tanımlanması için kullanılan başka testler de olsa genetik olabilecek pankreas kanserlerinin tanısında genellikle bu iki test kullanılmaktadır.
Pankreas Kanserinin Tedavisi Var mıdır?
Pankreas kanserinin tanısının erken konulması, tedavi için en temel etkendir. Yine de tedavi sürecine başlarken fiziksel muayene, laboratuvar ve radyolojik incelemeler pankreasta gelişen tümörün kaçıncı evrede olduğuna doktorun karar vermesini sağlamaktadır.
Bu incelemeler sonucunda doktorun uygun bir tedavi belirlemesine imkan vermektedir. Eğer hasta cerrahi tedaviye uygunsa genellikle cerrahi tedavi uygulanır. Hastanın cerrahiye uygun olmaması halinde, radyoterapi ve kemoterapi ile süreç devam ettirilebilir. Sonrasında tekrar cerrahi için hastalar değerlendirilir.
Sonuç olarak, pankreas kanseri; yaş, cinsiyet, sigara ve tütün ürünleri tüketimi, alkol tüketimi gibi faktörlerin yanı sıra genetik bir zemine dayandırılabilmektedir.
Bir bireyin ailesinde eğer pankreas kanseri geçmişi bulunan bir birey bulunuyorsa, bu bireyin pankreas kanserine yakalanma ihtimali, ailesinde bu teşhise sahip biri bulunmayan kişilere oranla çok daha yüksektir.
Bu sebeple, bu bireyler belirti göstermeden de önlem amaçlı, bu kansere sahip olup olmadıklarını genetik testler yardımıyla kontrol ettirmelidir. Özel görüntüleme yöntemleri ve laboratuvar testleri de takipte yardımcı olmaktadır. En küçük bir belirti ve şüphede doktora başvurulmalıdır.
S.S.S
Pankreas kanseri en çok kimlerde görülür?
Pankreas kanseri genellikle sigara içen bireylerde görülür. Ayrıca diyabet hastaları ve kronik pankreatiti olanlar da yüksek risk altındadır. Hastalık sıklıkla aile öyküsü bulunan kişilerde ve obezlerde ortaya çıkar. İleri yaş ve kötü beslenme alışkanlıkları da bu kanser türü için risk faktörlerindendir. Yaş ilerledikçe pankreas kanseri riski artar çoğunlukla 60 ile 80 yaş arasındaki bireylerde teşhis edilir. Erkekler ve siyahi bireylerde daha yaygın olarak görülme eğilimindedir.
Pankreas kanseri babadan oğula geçer mi?
Pankreas kanseri babadan oğula doğrudan geçmez. Ancak genetik yatkınlık bazı gen mutasyonlarının aile bireyleri arasında paylaşılmasıyla ilişkilidir. Özellikle BRCA2 ve PALB2 gibi genlerdeki mutasyonlar riski artırabilir. Bu nedenle ailede pankreas kanseri öyküsü olan kişilerde hastalığın görülme ihtimali yükselir. Bu kişiler genetik danışmanlık ve tarama testleri alarak risklerini daha iyi anlayabilirler. Ayrıca düzenli sağlık kontrolleri yapmak ve yaşam tarzı değişiklikleri ile riskleri azaltmak önemlidir.
Ailede kanser varsa kanser olur mu?
Ailede kanser öyküsü bulunması kişinin kansere yakalanma riskini artırabilir. Ancak bu durum kişinin kesinlikle kanser olacağı anlamına gelmez. Genetik faktörler kanser riskini etkileyen unsurlar arasındadır fakat kesin bir sonuç sağlamaz. Özellikle bazı kanser türleri genetik yatkınlık nedeniyle aile içinde daha yaygın görülebilir. Genetik testler risk değerlendirmesi yapılmasına yardımcı olur. Bu testlerle kişinin kansere yatkın olup olmadığı belirlenebilir.
Doç.Dr.İsmail SERT, Ege Üniversitesi, Tıp fakültesi’nden mezun olduktan sonra Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Genel Cerrahi kliniğinde uzmanlık eğitimini tamamladı. Uzmanlık Eğitimi sırasında 6 ay süreyle İsviçre, Cenevre Üniversitesi Hastanesi’ nde pankreas adacık hücre nakli, karaciğer nakli ve böbrek nakli, karaciğer pankreas cerrahisi konularında eğitim aldı.