Pankreas Duktal Adenokarsinomu

Pankreas Duktal Adenokarsinomu

Pankreas duktal adenokarsinomu pankreas üzerinde görülen en kötü huylu tümördür. Pankreas üzerinde çıkan kötü huylu tümörlerin çok büyük bir çoğunluğu Pankreas duktal adenokarsinomudur. Pankreas duktal adenokarsinomu kötü huylu pankreas tümörlerinin yüzde doksan beşini oluşturur. Pankreas duktal adenokarsinomunun en sık görüldüğü yer ise pankreas bezinin baş kısmıdır.

Pankreas duktal adenokarsinomu oluşumunda ilk etapta kanser büyümesi görülür. Sonrasında, görülen bu kanser büyümesi safra yolunu tıkayabilir. Safra yolunun tıkanması ise safra sıvısının vücuttan atılamamasına ve safra sıvısının karaciğere kadar büyümesine yol açacaktır. Bazı pankreas duktal adenokarsinomu hastalarında safra yolu tıkalı olmasına rağmen bir miktar da olsa safra sıvısı atımı olabilmektedir. Ancak bu durum, yani safra yolu tıkanıklığı genelde hastalarda safra sıvısı atımının tamamı ile durması anlamına gelir. Bu durum hastadan hastaya belli bir oranda değişim gösterebilir.

Bu durum, vücutta depolanan safra sıvısının bir takım problemlere neden olmasına yol açar. Hastada olması gerekenden daha koyu renkli idrar ya da yine olması gerekenden daha açık renkli dışkı görülebilir. Buna karşın hastada sarılık durumu da kendini gösterebilir. Sarılık semptomu görülen hastalarda, hastadan hastaya değişim gösterebilmek ile birlikte yoğun kaşıntılar ortaya çıkabilir. Ancak bu kaşıntılar safra akışındaki engel kaldırıldığında hemen ortadan kalkarlar. Diğer semptomlar da hastanın safra yolu açıldığında yavaş yavaş azalacak ve varlıklarını zamanla kaybedeceklerdir.

Pankreas duktal adenokarsinomu hastalarında sıklıkla görülen bir başka problem ise, özellikle tümörün pankreas baş kısmında bulunduğu hastalarda pankreas yolu kapanmasıdır. Pankreas başında bulunan tümör pankreas yolunu kapatabilir ve bunun sonucunda hasta bir takım rahatsızlıklar yaşayabilir, semptomlar gösterebilir.

Pankreas başında bulunan tümörün pankreas yolunu kapatması, içerisinde üretilen sindirim bezlerinin bağırsağa ulaşamamasına yol açabilir. Bu durum hastada sindirim bozukluklarına ve bununla bağlantılı olarak ishal ve kilo kaybı gibi başka sorunlara neden olacaktır. Bu noktada bazı hastalara ilaç tedavisi uygulanabilmektedir. İlaç tedavisinin pankreas başında oluşan tümör sebepli tıkanmaların tedavilerinde olumlu yanıt verebildikleri bilinmektedir. 

Pankreas duktal adenokarsinomu hastalığına sahip bireylerde ortaya çıkabilen bir başka sorun ise pankreasın şeker dengesinin bozulmasıdır. Pankreas duktal adenokarsinomu hastalarının vücutlarında bulunan kanser hücreleri genelde hastada doku tahribatına yol açarlar. Bu doku tahribatı sonucunda ise pankreasın şeker dengesinin bozulması son derece sık rastlanan bir durumdur.

Hasta, pankreasında oluşan şeker dengesizliği sonucu diabetes mellitus, ya da kısaca diyabet, veya halk arasında bilinen ismi ile şeker hastalığına yakalanabilir. Diyabet hastalığı (diabetes mellitus) ya da halk arasında bilinen ismi ile şeker hastalığı pankreas duktal adenokarsinomu hastalarında, hastadan hastaya değişim gösterebilmek üzere, kendini pankreas duktal adenokarsinomu hastalığının farklı evrelerinde gösterebilmektedir.

Bazı hastalarda şeker hastalığı pankreas duktal adenokarsinomu teşhisinden daha önce ortaya çıkabilir. Buna karşın bazı hastalar ise pankreas duktal adenokarsinomu ameliyatı olduktan sonra şeker hastası olabilmişlerdir. Bu durum hastadan hastaya, hastanın spesifik sağlık geçmişi ve pankreas duktal adenokarsinomu hastalığının doğasına göre değişim gösterebilme özelliğine sahiptir.

Pankreas duktal adenokarsinomu rahatsızlığı genelde 60 yaşını aşmış olan, yaşlı grubu diyebileceğimiz kişilerde ortaya çıkan bir hastalıktır. Ancak Pankreas duktal adenokarsinomu hastalarının kayda değer oranda, önemli bir kısmını 60 yaşının üzerinde bireyler oluşturuyor olsa da bu hastalığa, yani pankreas duktal adenokarsinomu hastalığına son derece genç ve sağlıklı bireylerin yakalanabildiği de görülmüştür. Ancak bu oldukça nadir bir durumdur.

Pankreas duktal adenokarsinomu sinsi bir kanser türü olarak bilinir. Bu hastalık, yani Pankreas duktal adenokarsinomu hastalığının genel anlamda erken teşhis oranları diğer kanser türlerine göre daha düşüktür. Pankreas duktal adenokarsinomu hastalığı genelde ileri evrelerde teşhis edilebilen bir hastalıktır.

Hastalığın, yani pankreas duktal adenokarsinomunun ilk evreleri genelde semptomsuz geçer. Buna karşın hastada spesifik olmayan semptomlar da gözlemlenebilir. Bu semptomlar hastadan hastaya çok büyük oranda değişim gösterebilir. Ancak tüm hastalarda olmasa da çoğu hastada bu evrede kilo kayıpları gözlemlenebilir. Genel anlamda bir halsizlik ve iştahsızlık da bu kilo kaybına eşlik edecektir. Buna karşın bazı hastalar bir takım ağrılar ya da ağrı atakları da yaşayabilirler. Bu ağrılar ve ataklar genelde hastanın sırt bölgesinde görülür. 

Pankreas duktal adenokarsinomu hastalığının ilk evrelerde gösterdiği en belirgin semptom ikterus, ya da halk arasında daha yaygın bilinen ismi ile sarılıktır. İkterus, yani sarılık, pankreas duktal adenokarsinomu hastalarında görülen sarılık genelde ağrısız bir sarılıktır. Sarılık ve sırt ağrıları özellikle koyu renkli idrar ve açık renkli dışkı ile beraber gözlemleniyor, ya da hasta cildinde yoğun bir kaşıntı da hissediyor ise bu semptomlar çoğu zaman pankreas duktal adenokarsinomu hastalığına işaret ederler.

Özellikle hasta bir de diabetus mellitus, yani diyabet hastalığına, ya da yaygınca kullanılan bir diğer ismi ile şeker hastalığına yakalandı ise muhtemelen hasta pankreas duktal adenokarsinomunun ilk evrelerindedir.

Pankreas duktal adenokarsinomu hastalığı günümüzde çok sık görülen bir kanser türü değildir. Sık görülmemesine karşın tehlikeli bir kanser türü olan pankreas duktal adenokarsinomu için uygulanan ve her hasta için geçerli olan genel bir tedavi bulunmamaktadır. Tedavi çeşidi ve bu tedavinin süreci pankreas duktal adenokarsinomu hastasının tümörünün özelliklerine ve hastanın spesifik sağlık geçmişine göre değişim gösterebilir.

Günümüzde, modern tıp teknolojilerinin geldiği noktada pankreas duktal adenokarsinomu hastalığı için uygulanan tedaviler son derece etkili tedaviler olabilmektedir. Özellikle hastalığın, yani pankreas duktal adenokarsinomunun erken evrelerde teşhis edilebilmesi için bu alanda yapılan çalışmalar hızlı bir şekilde devam etmektedir. Burada amaç hastayı tümörün erken evrelerinde tedavi etmek ve dolayısı ile tedaviden daha olumlu bir yanıt almaktır.

 

Kaynakça: Argon, A. (2011). Pankreas duktal adenokarsinomlarında apoptoz inhibitör proteinlerin ekspresyonu ve prognostik önemi.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Pankreas_kanseri

https://tr.wikipedia.org/wiki/Pankreas_kanalı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir