Kolon (Kalın Bağırsak) ve Rektum Kanseri

Dünyada her yıl bir milyona yakın kişi kolon ( kalın bağırsak) ve rektum kanseri, kolorektal kanser tanısı almaktadır. Çoğunlukla bu bölgelerdeki polipler, adenomlar dan kaynaklanmaktadır.

Erkek cinsiyette kadınlara göre daha sık görülmektedir. En çok yaşam kaybına neden olan kanser türlerinden biri olmasından dolayı erken tanı ve tedavisi oldukça önemlidir.

Kolon ya da rektum mukozasından kaynaklanan bu iyi huylu tümörler, uzun yıllar sessiz kaldıkları için genellikle fark edilmezlar. Adenomların sıklığı yaşla beraber artmaktadır.

Adenomdan kanser gelişmesi süreci büyük oranda aydınlatılsa da bu süreci etkileyen dış etkenler hala tartışma konusudur.

Kolon (Kalın Bağırsak) ve Rektum Kanseri
Kolon (Kalın Bağırsak) ve Rektum Kanseri
Doç. Dr. İsmail SERTGenel cerrahi alanında uzmanlık yaptığım dönemde organ nakli ve kanser tedavileri üzerine yoğunlaştım. Bu konu özelinde İsviçre’de 6 ay eğitim aldım ve uzmanlığımı tamamladıktan sonra da karaciğer, pankreas ve safra yolu cerrahisi ile karaciğer, böbrek nakli alanında eğitim almaya ve mesleki yetkinliklerimi geliştirmeye devam ettim. Hem ülkemizde hem yurtdışında hizmet verdim ve şu anda kendi özel kliniğimde hizmet veriyorum.
Hakkımda Akademik

Kolon Kanseri Nedir?

Tedavi Detayları
Operasyon:Kolon kanseri ameliyatı
Prosedür:
laparoskopik 0.5 -1 cm lik kesi veya açık 15-20. cm lik kesi
Süre:2-4 saat
Hastanede Kalma Süresi:4 gün
Anestezi:Genel Anestezi
İyileşme Zamanı:10 gün
İşe Dönüş:2 hafta sonra
Yara İzleri:
küçük , açık olursa 1520 cmlik estetik
Ağrı Süresi:ilk 2-3 gün

Yaklaşık 1, 5 metre uzunluğunda olan kalın bağırsağın iç yüzeyinde oluşan kanserlere kolon kanseri adı verilir.

Bu kanser türü kalın bağırsağın iç yüzeyini örten tabakadaki hücre ve hücre topluluklarının kontrolsüz büyümesi ile ortaya çıkar.

Kalın bağırsağın son 15-20 cm.’lik bölümüne ise rektum adı verilir ve burada gelişen kanserler rektum kanseri olarak adlandırılır. İki tür kanseri anlatmak için “kolorektal kanserler” de çok sık kullanılan bir terimdir.

Kolorektal kanserler Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre ülkemizde en sık görülen ilk 5 kanser arasında yer almaktadır.

Kolon ve Rektum Kanserinden Korunma Yolları Nelerdir?

Kolon ve rektum kanserlerinden korunmanın başlıca şartı, gerekli tarama tetkiklerini ihmal etmemektir.

Aile öykünüz ve tıbbi geçmişinizi değerlendiren hekiminizin tavsiye ettiği şekilde ve aralıklarla gaytada gizli kan, kolonoskopi veya sigmoidoskopi tetkiklerini yaptırmak kolon kanserinden korunmanın birincil yoludur.

Öte yandan sigara ve tütün ürünleri ile alkolden uzak durmak, spor ve egzersiz açısından aktif bir yaşam tarzı benimsemek, yağ ve kırmızı et tüketiminde aşırıya kaçmamak ve tam tahıllar ile lifli gıdalar açısından zengin bir beslenme programı benimsemek de kolon kanserine karşı koruyucudur.

Detaylı bilgi ve randevu için iletişime geçin!

Kolorektal Kanser İçin Risk Faktörleri Nelerdir?

Kolon kanseri her yaşta görülebilir. Ortalama görülme yaşı 63’tür. Ancak araştırmalara göre kolorektal kanser tanısı konmuş hastaların üçte birinin yaşı 55 yaşından gençtir.

Özellikle son yıllarda daha genç yaş grubunda görülme sıklığında artma saptanmaktadır.

Kolorektal kanserin kesin sebebi bilinmese de kişide kolorektal kanser gelişmesini artıran risk faktörleri şunlardır:

  •  İleri yaş,
  • Bağırsak içinde poliplerin varlığı (özellikle de patolojisi adenomatöz tarzda olanlar),
  • Ailede kolorektal kanser hastalarının bulunması,
  • Genlerde belirgin değişikliklere sebep olmuş bazı genetik bozukluklar (Heredite polipozis dışı kolon kanserli hastalar) ve/veya kolon ve rektumda kalıtımsal poliplerle karakterize olan ailesel polipozis sendromlarının varlığı,
  • Belli süreler içinde bağırsak içi hücre tipini bozarak kansere zemin hazırlayabilecek inflamatuar (iltihabi) bağırsak hastalığının olması (Ülseratif kolit ya da Crohn hastalığı),
  • Kadınlarda yumurtalık, meme ve rahim kanseri hikayesinin olması,
  • İşlenmiş ve hayvansal gıdaların aşırı, meyve ve sebzenin ise az tüketilmesi ve sigara kullanımı

Bu risk faktörlerine sahip kişilerde daha erken yaşlardan itibaren bağırsak kanseri taramalarının yapılması gerekir.

Kolon Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Kolon kanserlerinin başlangıcı bağırsak içindeki hücre büyümeleri yani poliplerdir. Polipler ilk başlarda çoğunlukla hiçbir yakınmaya sebep olmaz.

Polipler kanserleşmeye başladıkça, boyutça büyüdüklerinde ya da sayıları arttıkça kişinin bağırsak alışkanlıklarında şu değişikliklere sebep olurlar:

  • Yeni başlangıçlı kabızlık ya da tam tersi dışkının kıvamında (ishal lehine) veya kokusunda değişiklik,
  • Demir eksikliği ile ortaya çıkan kansızlık,
  • Dışkının kalınlığının incelmesi, dışkı ile karışık kan gelmesi ya da tuvalete çıktıktan sonra makattan kan gelmesi,
  • Karın ağrısı, iştahsızlık ve istemsizce olan kilo kayıpları.

Yukarıdaki bulgular tek başına kolorektal kanseri işaret etmez. Ancak bu yakınmalarınız varsa gerekli kontroller için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Ayrıca bu belirtilerden biriyle birlikte ailenizde bağırsak kanseri, meme, yumurtalık ya da rahim ağzı kanseri öyküsü bulunuyorsa, hekime başvurmayı ihmal etmeyin.

Makattan kan gelmesi, özellikle genç yaştakilerde, kronik kabızlığı olanlarda, alarm yakınması bulunmayanlarda (kilo kaybı, iştahsızlık, kansızlık gibi), kolorektal kanser belirtisinden çok hemoroid hastalığı ya da anal çatlaklara bağlı da görülebilir.

İleri tetkikleri yapmadan bu yakınmaların gerçek sebebini söylemek çoğu zaman mümkün olmaz.

7/24 WhatsApp
İçin
Tıklayın!

7/24 WhatsApp İçin Tıklayın!

    *En iyi şekilde geri dönüş yapabilmemiz için tüm alanları doldurmanızı öneririz.

    Ülseratif Kolit Ve Crohn Hastalığı İle Kolorektal Kanser İlişkisi

    Ülseratif kolit ya da Crohn hastalığı, kalın bağırsağın içini kaplayan dokuların kronik iltihabıdır. Her ikisi de kolorektal kanser hastalığı gelişmesi için risk faktörüdür.

    Özellikle 10 yıldan daha fazla süredir ülseratif kolit hastalığı olan kişilerde (tedaviye yanıt alınmış bile olsa), kolorektal kanser gelişme olasılığı oldukça artar. Bu sebeple bu hastalarda hastalıkları ile ilişkili yakınmaları olsun olmasın rutin tarama amaçlı kolonoskopiler yapılmalıdır.

    Crohn hastalığında ise, bu hastalığa bağlı oluşmuş bağırsak darlıkları olan bölgelerde de kolorektal kanser gelişme olasılığı artar.

    Sigara kullanımına davam edilmesi, bu iki hastalık varlığında da kolorektal kanser gelişim riskini arttırmaktadır.

    Kolon Kanseri Teşhisi

    Kolon kanserinin erken taranması için yapılan testler şunlar;

    • Kolonoskopi,
    • Dışkıda gizli kan bakılması,
    • Bilgisayarlı tomografi (BT) kolonografisi,
    • Fleksible sigmoidoskopi,
    • Dışkıda DNA testleri.

    Kolon (Kalın Bağırsak) ve Rektum Kanseri

    Kolonoskopi Ne Zaman Yapılmalı?

    Ailesinde bağırsak kanseri olmayan ve bağırsağa ait hiç yakınması olmayan kişilerde kolonoskopi taraması günümüzde 50 yaşında başlatılmaktadır ve herhangi bir polip görülmediği durumlarda her 10 yılda bir tekrarlanmalıdır.

    1. derece yakınlarında 65 yaş öncesi gelişmiş bağırsak kanseri ya da meme, rahim ve yumurtalık kanserleri olan kişilerde ise kolonoskopi ile tarama yaşı 40’tır. Kişinin 1. derece yakınının kanser olduğu yaştan 10 sene öncesi 40 yaşından önceye denk geliyorsa, erken yaşta tarama yapılmalıdır.

    Ülseratif kolitli hastalarda, hastalık yaşı 10 yılı geçtiğinde, her sene kolonoskopi kontrolü gerekmektedir.

    Ailede genetik geçişli polipoizis sendromları olan kişilerde tarama yaşı 15-18 yaş itibari ile başlamalıdır.

    Tarama kolonoskopisinde saptanan poliplerin sayısı ve patolojik tiplerine göre kontrol kolonoksopiler 1-3-5 ya da 10 yıl aralıklara yapılır.

    Sadece sol kolon tümörleri açısından tarama hedeflenirse, uzun kolonoskopik incelemelerin arasında 2-3 yılda bir fleksible sigmoidoskopi işlemi de taramalarda kullanılabilir.

    Gerekli koşullar olmadığı sürece “her yıl kolonoskopi yapılmalıdır” söylemleri doğruluk içermez. Sadece özel koşullarda yıllık takip yapılmalıdır.

    Hastanın kolonoskopi yapılmasını tercih etmediği durumlarda 5 yılda bir BT kolonografiler yapılabilir Ancak BT kolonografilerde sadece tanı konulabilir, herhangi bir polip ya da kütle görüldüğünde o lezyonlardan biyopsi almak için kolonoskopinin yapılması gerekecektir.

    Ayrıca erken evre kolon ve rektum kanseri tanısında BT nin kısıtlılıkları olduğu unutulmamalıdır.

    Dışkıda gizli kan bakılması ilk kolonoskopi taraması yapılana dek sene de bir kez yapılmalıdır. Dışkıda DNA testleri de 2-3 yılda bir yapılan tarama testlerindendir.

    Kolon kanseri ilk nereye sıçrar?

    Tehlikeli ve yayılma eğiliminde olan bir kanser türü olması ile bilinen kolon kanseri genelde ilk olarak hastanın karaciğerine, akciğerine ve periton ismi ile de bilinen karın zarına sıçrar. Bu organlar arasında kolon kanserinin en sık sıçradığı organ ise karaciğer olacaktır. Kolon kanserlerinde karaciğer metastazlarına nispeten oldukça sık rastlanır.

    Kolon kanseri kaçıncı evrede ameliyat olur?

    Kolon kanseri hastalığı tehlikeli bir kanser türü olarak kabul edilir ve genelde kanserin birinci evresinde hastaya tek başına ameliyat ile müdahale edilir. Bu ameliyat için kullanılacak olan teknik ya da yöntem hastanın içerisinde bulunduğu sağlık durumuna ve kanserin spesifik özelliklerine göre değişim gösterebilir. Bunun yanında zaman zaman hastalığın ikinci evresinde de kanserli kısımların çıkarılması için cerrahi müdahale önerilebilir.

    Kolon Kanserinde Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

    Kolon ve rektum kanserleri tedavisinde Cerrahi, kemoterapi (ilaç tedavisi) ve radyoterapi (ışın tedavisi) en sık kullanılan yöntemlerdir.

    Kolon ve rektum kanseri tedavi planlaması yapmadan önce hastanın genel durumu ve hastalığın yaygınlığı hakkında bilgi edinilmesi önemli. Bu nedenle tedavi planlamasında kanserin hangi evrede olduğunun bilinmesi gerekmektedir.

    Kolon kanseri ameliyatı riskli mi?

    Kolon kanseri ameliyatları nispeten riskli ameliyatlar olabilirler. Bu risk, hastanın içinde bulunduğu sağlık durumu ve kanserin spesifik özelliklerine göre belli oranda değişim gösterebilir. Kolon kanseri ameliyatlarında yaşanan en riskli durum kanamadır.

    Bu duruma karşın kolon kanseri ameliyatlarında başarı oranının oldukça yüksek olduğu bilinir. Özellikle ilk evrede teşhis ve tedavisi yapılan hastalar için 5 yıllık yaşam şansı yüzde doksan oranındadır.

    Kalın bağırsak alındıktan sonra ne olur?

    Kolon kanseri gibi hastalıkların tedavisi için kalın bağırsağı alınmış olan hastaların ameliyat sonrası bazı noktalarda daha dikkatli olmaları gerekir. Özellikle kalın bağırsağın tamamı alınmış olan hastaların tuvalet alışkanlıklarında bazı değişimler yaşanabilir. Buna karşın hasta, uzman bir hekim tarafından planlanmış doğru bir diyet ile yaşam standartları düşmeden hayatına normal bir biçimde devam edebilir.

    Kolon Ve Rektum Kanseri Evreleri Nelerdir?

    Evre I: En erken hastalık evresidir. Kanser hücreleri bağırsağın iç ve orta tabakalarını tutar. Lenf düğümlerinde ve uzak organlarda tutulum yoktur.

    Evre II. Kanser hücreleri bağırsağın tüm katlarını tutar, en dış tabakaya ulaşır, komşu organ ya da organlara yayılabilir. Lenf düğümlerinde ve uzak organlarda tutulum yoktur.

    Evre III. Bağırsak duvarındaki tutulum hangi düzeyde olursa olsun, bağırsak komşuluğundaki lenf düğümlerinde tümör yayılımı vardır.

    Evre IV. Hastalığın en ileri safhasını oluşturur. Bağırsak duvarındaki ya da lenf düğümlerindeki tümör yayılımı ne olursa olsun, karaciğer, akciğer, karın zarı (periton), kemik, beyin gibi organlarda metastaz vardır.

    Kolon kanseri 1. evrede ne yapılması gerekir?

    Kanserin henüz organ duvarlarına yayılmamış olduğu birinci evrede kanserli alan ameliyat yolu ile çevre dokular ile birlikte hastanın bedeninden çıkarılır. Bu sırada hastanın bedeninden çıkarılan çevre dokulardan biri olan lenf bezleri operasyon sonrası bir patolog tarafından incelemeye alınır. Bu inceleme sonucu kanserin kalın bağırsağa yayılıp yayılmadığı anlaşılacaktır. Bu evrede, yani birinci evrede hastalara genelde kemoterapi uygulanmaz.

    Tüm Evrelerde Kolon Ve Rektum Kanserinin Başlıca Tedavi; Cerrahidir.

    Ancak tümörün kolon ve rektumdaki yerleşim yerine, boyutuna, evresine, hastanın tümör komplikasyonlarıyla (tıkanıklık, delinmesi, kanama gibi) acil koşullarda başvurmasına bağlı olarak cerrahi tedavinin şekli değişebiliyor.

    Günümüzde Kolon ve rektum kanserinin cerrahi tedavisinde laparoskopi uygulamaları giderek yaygınlaşmıştır. Uygulanan başlıca teknikler şunlar:

    Bazı küçük rektum tümörlerinde anüs yoluyla sadece tümörlü kısmın kesilip çıkartılmasına lokal eksizyon denilmektedir.

    Tümörün yerleşim yerine bağlı olarak kalın bağırsağın bir bölümünün (veya tümünün) ve rektumun bir bölümünün (veya tümünün) kesilip çıkartılmasına rezeksiyon denilmektedir.

    Bu cerrahi teknikte bağırsak ile birlikte komşuluğundaki lenf düğümleri de birlikte çıkartılmaktad. Eğer tümör komşu organlara yayılmışsa, radikal cerrahi sırasında bu organların da çıkartılması gerekebilir.

    Çıkartılan bağırsaktan geriye kalan sağlıklı bağırsak uçları karşı karşıya getirilerek birleştirilmektedir.

    Kolon ya da rektum rezeksiyonları sonrasında  bazı durumlarda, çeşitli nedenlerle ince bağırsak ya da kolon karın duvarına dikilerek bir yapay anüs (ileostomi veya kolostomi) oluşturulabilmektedir.

    Bağırsak içeriği, bu yapay anüsten karın duvarına yapıştırılan plastik torba içine boşalmaktadır. Bu durum bazı hastalarda kalıcı olabilirken bazı hastalarda ise geçici bir süreç olabilir.

    Uygun sayıda ve boyuttaki karaciğer ve akciğer metastazları, cerrahi teknikle çıkartılabilmektedir(metastazektomi). Özellikle karaciğer metastazlarının cerrahi olarak temizlenmesi hastalar için uzun dönem sağ kalımda önemli kazanımlar sağlamaktadır.

    Bu nedenle ileri karaciğer cerrahisi deneyimimiz ile karaciğer metastazlarına yönelik cerrahi tedavi için merkezimizde alanında uzman hekimlerimizle sizlere güncel ve doğru tedaviyi sunmak üzere hizmetinizdeyiz.

    Radikal cerrahi tedaviden yararlanamayacak ileri evredeki kolon ve rektum kanserlerinde hastanın yaşam konforunu artıracak palyatif cerrahi girişimler uygulanabilmektedir (kolostomi açılması gibi).

    III. ve IV. evredeki hastaların ameliyatlarından önce ve/veya sonra tedaviye kemoterapi ve/veya radyoterapi eklenebilmektedir.

    Sıkça Sorulan Sorular

    Kolon ve rektum kanseri belirtileri nelerdir?

    Kolon ve rektum kanseri belirtileri arasında makattan kanama, dışkıda kan görülmesi, bağırsak alışkanlıklarında değişiklikler (ishal, kabızlık veya dışkı çapında daralma), karın ağrısı (kramp, gaz veya ağrı), bağırsakların tam boşalmadığı hissi, halsizlik veya yorgunluk ve açıklanamayan kilo kaybı yer alır. Erken evrelerde genellikle belirti olmaz, bu nedenle 45 yaş üzeri bireylerin veya ailesinde kolon kanseri öyküsü bulunan kişilerin düzenli tarama yaptırması önemlidir. Yapılan çalışmalar, erken dönemde kolon kanseri yaşayan gençlerin yaklaşık yarısının makattan kanama, %40’ının ise karın ağrısı şikayetiyle başvurduğunu göstermektedir.

    Bu kanser türlerinde erken teşhis nasıl yapılır?

    Kolon ve rektum kanserinin erken teşhisi, birkaç tarama yöntemiyle yapılır: Kolonoskopi, kolon ve rektumun doğrudan görüntülenmesini sağlayarak, kanser öncesi poliplerin tespit edilmesine ve çıkarılmasına olanak tanır; bu, kolorektal kanser taramasında altın standarttır. Dışkı bazlı testler, dışkıda kan veya anormal DNA tespit eden dışkı immünokimyasal test (FIT) ve dışkı DNA testleri gibi yöntemleri içerir; bu testler evde yapılabilir, ancak pozitif sonuçlar sonrasında kolonoskopi ile takip edilmesi gerekir. Kan testleri de tümör DNA’sını tespit eden Shield testi gibi yeni yöntemlerle yapılabilir, ancak bu testlerin kolorektal kanser vakalarını ve ölümleri azaltmada geleneksel yöntemlere kıyasla daha az etkili olduğu görülmektedir. Düzenli tarama, erken teşhisle tedavi sonuçlarını önemli ölçüde iyileştirir; Amerikan Preventive Services Task Force, ortalama risk taşıyan bireyler için 45 yaşında taramaya başlanmasını önermektedir. Ancak aile öyküsü veya diğer risk faktörleri olanlar daha erken başlamak zorunda olabilir.

    Kolon kanseri tedavisinde cerrahi yöntemler nelerdir?

    Kolon kanseri tedavisinde cerrahi yöntemler genellikle kolektomi (bağırsak bölümünün çıkarılması) ile yapılır. Bu işlem açık cerrahi ile yapılabileceği gibi, laparoskopik cerrahi gibi daha az invaziv yöntemlerle de yapılabilir. Laparoskopik cerrahi, daha küçük kesilerle yapılan bir yöntem olup, hastanın daha kısa sürede iyileşmesini sağlar ve postoperatif ağrıyı azaltır. Bazı durumlarda, kolonun dışarıya bağlanarak dışarıdan bir torbaya dışkı atılmasını sağlayan kolostomi yapılabilir; bu geçici veya kalıcı olabilir. Cerrahi yöntem seçimi, tümörün boyutuna, yerine, evresine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak belirlenir.

    Ameliyat sonrası bağırsak fonksiyonları nasıl korunur?

    Kolon kanseri ameliyatından sonra bağırsak fonksiyonlarının korunması, hastalar arasında farklılık gösterebilir. Yaklaşık %17’si ilk yıl içinde önemli düzeyde düşük anterior rezeksyon sendromu (LARS) yaşar ve bu oran üç yıl boyunca sabit kalır. Kadınlar, ameliyat sonrası daha kötü bağırsak fonksiyonları raporlasa da gaz kaçırma ve sıkışma gibi şikayetler her iki rezeksyon türünde de daha yaygındır. Sağ tarafta yapılan rezeksyonlar, sol tarafta yapılanlara göre daha fazla gevşek dışkı ile ilişkilidir. Bununla birlikte, çoğu hasta kolon rezeksyonu sonrası bağırsak fonksiyonlarının korunduğunu ve yalnızca az sayıda hastanın önemli düzeyde sıkıntı yaşadığını belirtir. Ayrıca uzun vadede, hastalar dışkı hareketleriyle ilgili ağrı, kanama ve anüs çevresi cilt tahrişi gibi semptomlarda iyileşme bildirmektedir. Ancak bazı hastalar, ameliyat sonrası dışkılama sıklığının arttığını yaşayabilir; özellikle erkekler ve daha önce semptomatik sıklık yaşayanlar, postoperatif dönemde semptomatik sıklık bildirir. Genel olarak, kolon kanseri ameliyatı sonrası bağırsak fonksiyonları etkilenebilir, ancak birçok hasta tatmin edici fonksiyonlarını sürdürür ve bazı semptomlarda zamanla iyileşmeler görülür.

    Kolon kanseri risk faktörleri nelerdir?

    Kolon kanseri risk faktörleri şunlardır: Yaş: Risk, özellikle 50 yaşından sonra artar. Cinsiyet: Erkeklerin riski kadınlardan biraz daha yüksektir. Irk ve Etnisite: Afrikalı Amerikalılar ve yerli Amerikalılarda kolon kanseri görülme sıklığı ve ölüm oranları yüksektir. Aile Geçmişi: Birinci derece akrabalarında kolon kanseri olanlarda risk artar. Kişisel Geçmiş: Daha önce kolon kanseri ya da polip tedavisi görmüş kişilerde risk daha yüksektir. İnflamatuar Bağırsak Hastalıkları: Crohn hastalığı veya ülseratif kolit gibi hastalıklar riski artırır. Diyet: Kırmızı et ve işlenmiş et tüketiminin fazla olması riski artırır. Fiziksel Hareketsizlik: Sedanter yaşam tarzı riski yükseltir. Obezite: Yüksek vücut ağırlığı riski artırır. Sigara İçmek: Uzun süreli sigara kullanımı riski artırır. Alkol Tüketimi: Aşırı alkol tüketimi kolon kanseri riskini artırabilir. Tip 2 Diyabet: Tip 2 diyabeti olanlar daha yüksek risk altındadır. Düşük Kalsiyum ve Lifli Diyetler: Düşük lifli ve kalsiyumdan yoksun diyetler riski artırabilir. Düşük Vitamin D Seviyeleri: D vitamininin eksikliği, kolon kanseri riskini artırabilir. İşlenmiş Gıdalar: Aşırı işlenmiş gıda tüketimi ile risk artar. Çevresel Faktörler: Bazı kimyasallar ve kirleticiler, kolon kanseri riskini yükseltebilir. Antibiyotik Aşırı Kullanımı: Antibiyotiklerin aşırı kullanımı, riskin artmasına yol açabilir. Hızlanmış Yaşlanma: Biyolojik yaşın, takvim yaşından fazla olması riski artırabilir. Bağırsak Mikrobiyomu Dengesizliği: Bağırsak bakterilerindeki dengesizlikler de riski artırabilir.

    Kaynakça: ÜYETÜRK, Ü., Öksüzoğlu, B., ARSLAN, Ü. Y., & Alkiş, N. (2011). Metastatik kolon kanseri tedavisinde bevacizumab kullanımına bağlı ince barsak perforasyonu gelişen bir olgu ve literatürün gözden geçirilmesi. Turkish Journal of Oncology, 26(4), 178-81.